BİR KİTAP BİR HAYAT

Erteledim o yazıyı aslında.her okuduğum kitap sonrası bu düşüncelere kapılıyorum.Bazen beni derinden etkileyen kitaplar sonrası 1 hafta kitap okumuyorum,çünkü ardından hemen okumaya başlarsan yeni kitaba haksızlık ediyorum ister istemez karşılaştırıyorum halbuki her kitap farklıdır .
 Serenad da epey farklı bi kitaptı okuduklarım harf harf beynimde şimdi bazı konuları netten araştırdım hayal ürünümü gerçekmi diye aradıklarım  bire bir doğru çıktı buda beni daha etkiledi aslında ben içinde gerçeklik olan kitapları seviyorum bunu anladım .
  aslında çok çook bahsetmek istiyorum bu kitapdan ama  bu kadar uzun yazmak gelmiyor içimden son kararım şudur ki okuduğum şeyleri yargılamayacağım doğruluğu yanlışlığı yazarın kendi görüş açısı her şey değişe bilir güzel ve acılı bir aşktı okuduğum  ve en son kitabın anlatmak istediği şu bence ''ACININ DİLİ,DİNİ,IRKI VE CİNSİYETİ YOKTUR  ŞİMDİKİ DÜNYA İÇİN HER TOPLUM PAYINA DÜŞEN ACIYI YAŞAMIŞTIR ''bundan 100 yıl sonra belki şu anda süren savaşlar  ülkelerin kendi içinde yaşadığı kargaşalar biter ve onlarda bizim için aynı şeyi söyler ACININ ADRESİ YOKMUŞ


(okumam için bana bu kitabı gönderen arkadaşıma sonsuz teşekkürler )

KADIN SUSARAK GİDER


KADINLAR SUSARAK GİDER !

Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için,
 Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez.
 Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela,
 tam tersi, konuşmamız lazım der. 
Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. 
Ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, 
yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir.

Kadınlar inatçıdır,
 hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar.
 Bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği,
 karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar. 
Sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır.
 Genellikle ne cevap alır? Abuk sabuk konuşma!
 Gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar,
 hiç de üstünde durmamıştır.
 Yine bir sıkıntı, 
tatmin edilemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez.

Bir kadın şikayet ediyorsa,
 ya da erkeklerin deyimi ile vıdı vıdı ediyorsa;
 erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının.
 Yürütmek,
 birlikte yaşamak, 
sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur.
 Daha önemlisi, o adamı hala seviyordur.

Kadın susarak gider!

En önemli detaydır, 
erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir.
 O gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir.
 Ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse,
 o zaman sevgisi de yara almış demektir.
 Yüreğindeki bavulları toplamıştır,
 kafasındaki biletleri almış ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir.
 Kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı,
 kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir. 
Her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama bir kadın sessizce gider. 
Ne mutfağında yemek pişiren, ne yan koltukta televizyon izleyen, ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın, artık o kadındır
. Bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, 
çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir.

CEMAL SÜREYA

ÇOCUK NEDEN DÖVÜLÜR

6 sene önceydi  bu eve ilk taşındığım günlerdi barış pencerenin önüne oturdu heyecanlıydı yeni ev yeni arkadaşlar demekti  apartmandan çıkan her çocuğu gülümseyerek bakıyordu maşallah bu kadar çok çocuklu bir binada ilk kez oturacaktık çocukların yaşı yakındı oğluma 1 yaş 2 yaş büyüktüler onlarda oğlumu merak ediyorlardı onunla konuşuyorlardı bi tanesi çıktı apartmandan barış 'a baktı çocuklar barış 'la konuşuyorlardı ,arkadaşlarına baktı yüzü asıldı dil çıkardı bi şeyler mırıldandı ben dayanamadım                                            ------------''şimdi sana ne yaptıki barış böyle yapıyorsun ne mırıldandın merak ettim ''                                   -----''oda bana bakmasın ''                                                                                                                           ---''odaha 4 yaşında senin ondan hoşlanmadığını anlayamaz hem tanımıyorsunki onu neden hoşlanmadın ''
ablası atıldı hemen (9 yada 10 yaşında)                                                                                                         --''ne yapalım benim kardeşimde 4 yaşında senin çocuğunu sevmek zorunda değil ''sonra öğrendim yaşı 4  değilmiş 6 yaşındaymış önemli olan yaş değil zaten iki çocuğunda yüzünden fışkıran nefret ti o zaman anlamadım bu nefreti kıskançlık diye düşündüm sonra anladımki bu çocuklar büyük bir dram içindeler                
    bu 2 kardeş üst katımda oturuyorlar her sabah evde inanılmaz bi kavga oluyor anne çığlık çığlık bağırıyor iki kardeş ''NE OLUR YETER VURMA '' diye haykırıyorlar .ilk bu olaya şahit olduğumda polis çağırmak istedim çocukları öldürüyor sandım diğer komşular ''sakın karışma çocuklar sonra inkar eder sen kötü olursun ''dediler gerçekten de zaman geçtik ce iğrenç bi aile olduklarını anladım kadın hiç bıkmadan her sabah her akşam çocuklara meydan dayağı  atıyordu 5 dakika sonra aynı çocuklar sokaktaydı hiç bir şey olmamış gibi anneleri onları döverken elektrik süpürgesini çalıştırıyor ses gitmesin diye ama fark etmiyor özelliklede kızın çığlıkları apartmanı inletiyor . böyle zaman geldi geçti bende aslında diğer apartman sakinleri gibi alıştım bu olaya ama içim içimi yiyor bazen  babalarına neden söylemiyorlar annelerinden gördükleri zulmü diye düşündüm ben mi söylesem acaba bu defa adam karısını evden atarsa boşarsa  diye vazgeçtim ,ama hep çocukların neden sessiz kaldığını merak ettim .
  evde her gün  3 öğün dayak yiyen çocuklar sokakta da arkadaş iletişimi  acısından sıfırlar .kız hırçın ve saldırgan .suratsız ve mutsuz onun küçüğü erkek kardeşi inanılmaz derecede yaramaz milletin arabasına zarar veriyor arkadaşlarına zarar veriyor sürekli tükürüyor . bisikletini diğer çocukların üstüne sürüyor  .anneside asla oğlunu yanına sokağa çıkmıyor sabahtan gönderiyor  yemek saatleri dışında eve almıyor çocuklarını . hatta çocuk susayınca benim zilime karşı komşunun ziline basıp su istiyor.durdan anlamıyor.. eeee tanımıyorum ya annesine söyledim bazı yaptıklarını sandımki kadın ''AA KUSURA BAKMAYIN HABERİM YOK ''felan diyecek kadın aynen şöyle konuştu ''NE YANİ ŞU SOKAKTA TEK BENİM ÇOCUĞUMU YARAMAZ YOK ÖYLE Bİ ŞEY YAPMAZ ASLA SİZ GIÇIKLIĞINA SÖYLÜYORSUNUZ '' şartım kaldım .Mevlam  böyle insanlarda yaratmış dedim .
  böyle 6 yıl geçirdik bu çocukla zile basıp kaçtığı kaç olmuştur bilmiyorum mutfağın camını kaç kere taşlamıştır saymadım ilk defa bu yıl bu oğlan çocuğu yaramaz değildi sizce neden büyüdü mü artık aslın da sebeb o değil ilk defa bu yıl cadı ablası başında oturmadı genç kız oldu tabi kardeşine göz kulak olma işini bıraktı burdaki hayatımızı zehir eden çocuk gitti yarine uyumlu laftan anlayan bi çocuk geldi şaşkınlık içerisindeyim aynı çocuk mu bu diye . zile basıp kaçmıyor artık bi şey söyleyecekse efendice söylüyor arkadaşlarına küfür etmiyor en önemlisi tükürmüyor .artık seviyorum bu küçük adamı saygılı  davranıyor .
  Hani merak ediyorum evdeki vahşeti neden babalarına söylemiyorlar dedim ya dün akşam bu merakım bitti bu çocuk dün kömürlükteki eski bisikletini çıkarmış bende neden diye sordum ''hurdacıya satacağım ''dedi  barış da yardım etti bisikletin tekerlerini şişirdiler yanlarındaki yardımcı tekerleri satmış 1 LİRA ya cip  almış yemiş .(bisikletin toptan edeceği para 5lira )
                 babası geldi yanına bisikletin hesabını sordu yan tekerleri sordu sattım parayı harcadım dedi adam 10 yaşındaki oğlunu sokakta arkadaşlarının gözü önünde dövdü çocuk ''ablamın haberi var bi  şey demedi ''dedi adam hışımla eve geldi kız ve annesini dövdü evde kıyametler koptu dünden beri şoktayım aslında  evdeki aslın zalim babaymış da haberim yokmuş anladım artık o evde büyük balık küçük balığı yiyor anne çıktı çocuğu aldı eve bi daha çığlıklar .

   kızın  herkese düşmanlığı erkek çocuğun bu derece zararlı bir çocuk oluşu babadan ve anneden miş meğer bende baba duysa dur dese bu dayağa diye kendi kendimi yiyordum yazık ...........................

BEN

bu aralar iyiyim iyimi yok süperim hiç bi şey takmıyorum dün çocukları eşime bırakıp üsküdar'a gittim arkadaşıma .güzeldi epeydir görmüyorduk birbirimizi yeni evi güzeldi yeni eşyalar yeni hayat gibiydi ama küçük oğlu aynı ağlak paşa fatoşu çıldırttı aslında biz hiç takmadık onun ağlaması rahatsız etmedi beni o kadar çok alışmışım  ki çocuk sesine .
   gidip gelmek çocuksuz kolaydı o kadar yolu uzun zamandır ilk defa kendimi hiç bu kadar özgür hissetmemiştim otobüste kimse bacaklarıma sarılıp ''inmek istiyorum gelmedikmi''diye ağlamadı içim rahattı yol        ne kadar uzun olursa olsun yormadı beni metro büs çalışmaları dahi batmadı gözüme huzur içinde geldim eve biliyordum eşim iyi bakardı çocuklara her zaman oğluşlar babalarıyla olmaktan mutlu olmuşlardır . endişelenmeme gerek yoktu yani .                                                                                                                      Uzun yolculuğumun tadını çıkardım boğazdan geçerken her zaman hissettiğim huzuru hissettim metrobüsün camından bakıp istanbul' u seyrettim her hali güzel bu şehrin .                                                                                

ve bir kez daha anladım ki İstanbul'u seviyorum

   31 yaşına girdim gecen hafta  bir farklılık hissetmiyorum uzun zamandır 30 lu yaşlardaydı ruhum.      yaşımla ruhumu dengeliyorum yavaş yavaş . ne zaman 30 lu oldum yada ne zaman 20 li yaşlardaydım bi su gibiydi geldi geçti 20 yaşlarımı çocuk büyüterek geçirdim şikayet çi değilim çocuklarımı çok seviyorum  30 lu yaşlarımı da onlara seve seve harcarım. ama arada bi beni böyle kendi halime bıraksınlar ruhumu tazeleyim.
  .
yaşım ilerledik ce yaşlanmaktan ziyade elimdekilerle mutlu olmayı öğrendiğimi keşfettim olmayanlar için üzülmek gereksizmiş büyüdük ce anlıyorum o yüzden daha mutlu daha huzurlu hissediyorum kendimi

DÜNYANIN İLK GÜNÜ

Eğer tarihi seviyorsanız  işte süper bir roman bide içinde yazılanların%90 ının doğru olduğu göz önünde bulundurulursa inanılmaz  derecede etkileyici son zamanlarda okuduğum en güzel romandı uzun süre okuduklarımın etkisinde kaldım bazen okurken göz yaşlarıma engel olamadım , bazen atalarımın pratik zekalarıyla gurur duydum ,bu romandaki her şeyin gerçek olduğunu düşündüğümde ürperdim romanı bitirdikten sonra sokağa çıktığımda yere basmaya utandım bana tuaf duygular yaşatan bu romanı okumanızı tavsiye ederim .kalın bi roman ama gözünüz korkmasın ben bir haftada bitirdim o kadar akıcıki gece uyanıp okuduğum anlar oldu (gerçekten hiç abartmıyorum ).

HASRET

son aylardaiçimde bi özlem var.Öyle bi hasret çöktüki kimselere diyemiyorum .Ben yeşil gözlü,güzel yüzlü,temiz kabli, yakışıklı ALİ 'mi özledim..
Ali benim canım ,kıyamadığım ,bi tanem ,küçük kardeşim elimde büyüdü desem yeri var ben küçük anne o benim oyuncak bebeğim. Ailemizin en küçüğü gözümün nuru Ali'm ..
yanımdamıydı şimdi uzaklardamı ?HAYIR.
Ben başka bi şehirdeyim ,o başka şehirde ama ailemleydi annem babam yanındaydı şimdi Ali kazandığı okula gitti o zaman işte bende başladı hasret ..
o ne yapar oralarda .
Ben Ali'yi kardeş gibi değil evlat gibi severim aramızdaki yaş farkından her halde küçükkende hiç kıyamazdım ona öyle masum öyle tatlıydıki ben korumasam sanki birileri incitecek onu ,kıracak kalbini böyle hissettim hep .
Barış ve Umut neyse Ali de oydu benim için oda benim küçük kuzum     .bu kış bir ameliyat geçirdi ben öldüm öldüm dirildim onun eline taş değse benim canım yanıyor çok çok seviyorum Ali'mi

Ali'min okulu bitti uzak bi şehirde yalnız artık kendiyle baş başa ne düşünüyor ne hissediyor bilmiyorum onu uğurlamadım o giderken ben yoktum orda aslında ikide yoktum dayanamazdım uzaklara gitmesine sanki Ankara 'da Ali'm ablasının bebeği iyi rahat emin ellerde gözlerim doluyor onu düşündükce bi yerleşsin günü birlik dahi olsun gidip göreceğim onu başka rahat etmez ki içim
  benim bir Ali'm var kuzum küçük bebeğim.. yanında küçüçük kalsamda o büyümüyorki gözümde iyiki de var Ali'm


   mevlam seni korusun hiç üzmesin karşına güzel ruhlu insanlar çıkarsın karşına inşallah mutlu ol benim küçük kardeşim