KUYUCAKLI YUSUF (3.kitap)

yeni yazarlara benzemiyor Sabahattin Ali.                           Reşat  .Nuri Gültekin kitabı okur gibiydim azda olsa yazma tarzları  benziyor kitabın içinde bolca eski Türkçe dediğimiz kelimeler kullanılıyor yusuf un kadersizliği çocukluğundan belli aslında kitabı bitirdiğimde bi Türk filmi izlemiş gibi hissettim kendimi  sonra pc den baktım ki zaten kitabın filmi  yapılmış çok Türk filmi izlerim aslında ama ''Kuyucaklı Yusuf ''u izlemedim iyi ki de izlememişim kitabı okumak bu kadar güzel olmazdı her halde örneğin Zülfi Livaneli'nin ''mutluluk ''kitabını okudum ardından filmi yapıldı ben filmini izlemedim kitabı okumak yetmişti şimdi denk gelirsem ''Kuyucaklı Yusuf'yu izler miyim bilmiyorum .
   Hep söylüyorum ya sonu kötü biten hiç bi şeyi sevmiyorum bu romanda da muazzez ölmeseydi zavallı yusuf hayatında bi mutlu olsaydı fena olmazdı ama tüm olanlardan sonra mutlu olabilir miydi onuda bilmiyorum .Şimdi bi kaç gün gene dinleneceğim ve yeni kitaba başlayacağım yeni bir hayatın içinde hemen kahramanların yanı başında onlara bakıyor olacağım .
         Kitap okumayı seviyorum

EVDEKİ HESAB

 olanlara inanamıyorum artık öyle bir yerdeyim ki üzüleyim mi sevineyim mi bilemiyorum .    ayaklarım geri geri gidiyor istemiyorum memleketime gitmeyi incinmekten korkuyorum işin aslı beni bekleyen abuk sabuk şeylerden öyle korkuyorum ki bir bucuk senedir görmediğim annemi babamı görme hissi daha bu korkumu bastıramıyor .öyle güçlü bir kabukla kapladım ki etrafımı beni kimse incitmesin o krizlere geri dönmeyeyim diye ama bu hafta anladım ki benim kabuğum istanbul 'un insanlarına göre gitsem memleketime zayıf kalır kırılır orda başa dönerim biliyorum .
   olmuyor gitmiyor ayaklarım umut 'un da arabada yapacakları iyice geriyor beni kaç gündür midem ağrıyor halim yok kanım çekilmiş gibi geziyorum .dün eşim aradı biletleri ayırttırdı ardından yarım saat   geçti annem aradı doktoruna gitmiş adam annemi istememiş resmen geçen hafta yatışı kabul etmediği için posta koymuş babama .
babam geçen hafta doktorun yanında ''senin bi şeyin yok hadi eve ''dediği için adam da bu defa aynı lafı o söylemiş anneme ''senin bi şeyin yok evine gidebilirsin benim  sözümü dinlemeyen kişiyi hasta olarak istemem kendine başka doktor bul'' demiş  eee ne olacak şimdi eşime iznini iptal et annem yatış anınca al dedim adam güldü bana öyle kolay değil bu işler çocuk oyuncağımı dedi annem çok nazik vede rica eder şekilde ''sen gel genede ''dedi tamam dedim . bakarız dedim .

   işler sapa sardı ne yapmalıyız ben zaten istemiyorum gitmeyi ama umut öyle bi alıştırdıki kendini her gün uyanıp hadi gidelim anneanneme der oldu kıyamıyor ona ama biliyorum ki onun hevesi 2 saat  .2 saat sonra ben vaz geeçtim eve dönelim diye tutturacak  bu gün de gün boyu umut u ikna etmeye çalıştım oğlum gitmeyelim seni de abini de gezdiririm söz dedim yook ikna olmadı akşam oldu en son aklıma tuvalet olayı geldi bak otobüste çişin gelirse ne olur dedim bi an düşündü ilginçtir ama kabul etti gitmeyelim  otobüslerde tuvalet yok dedi şimdi bu kararımız anneanneye anlatmaya geldi aradım gelmesek anne dedim inanılmaz bi şekilde anlayışlıydı şaşırdım ''sen bilirsin kızım ''dedi sitem etmedi keşke etseydi kapadım telefonu . istediğim oldu peki neden huzurlu değilim mutlu değilim neden hala içimi kemiren canavar yerinde duruyor ah anne ahh keşke kızsaydı diye düşündüm durdum bu vicdan azabını çekmezdim en azından .   anladım üzüldü kırıldı yapacak bi şeyim yok anne anla ne olur ben kendi kendimin doktoru olmak için o kadar çok uğraştım ki ben iyi olmak için o kadar çok acı çektim ki anla anne korkuyorum ruhumu koruyamamaktan  çünkü orası akrabalarım dolu her kesin ayrı bi sesi çıkacak önce sen ve babam konuşacaksınız neden gelmediğimin hesabını vereceğim her kese neden  neden neden bir sürü neden hepsi büyüklerim cevab veremeyeceğim ruhum her soruda her hesab sormada biraz daha kanayacak affet anne ben hazır değilim henüz..                           eskisi gibi olamam çocuklarıma o kabusu yaşatamam tekrar olmaz iyileştim tekrar hastalıklı günlerime dönemem ..

bende isterdim seninle babamla bir hafta geçirmek huzur dolu sevgi dolu dönmek evime ama biliyorsun hiç bir zaman olmadı ben hiç bir zaman huzurla dönmedim evime memleketime her gidişim panik atak krizlerine dönüşüm oldu. olmaz anne ben çocuklarıma söz verdim bi daha panik atak krizlerim olmayacak söz verdim anne umarım anlarsın bi gün beni üzgünüm annae

HASTALIK HASTASI

Hafta sonu memleketime gidiyorum o kadar çok dua etmiştim ki aslında 'Allah ım ne olur bi sebeb çıkarıpta beni gitmek zorunda bırakma 'diye ama korktuğum başıma geldi annem hasta yanında olmak zorunda hissediyorum kendimi evlat olarak görevimi yapmalıyım ne kadar kalbim kırgın olsada oraya gitmek ne kadar zor gelsede gitmeliyim.
  eşim izin aldı o barış la evde kalcak biz umut la gideceğiz umut deyince dahada ürperiyorum gecen yılki yolculuğum geliyor aklıma ve ondan önceki kabustu resmen umut 10 saat boyunca durmadan ağladı inmek istiyordu otobüsten ya şimdi ne yapacak gidiş kararını aldığımdan bu yana midem ağrıyor iyi değilim son bi umut bekledim belki kardeşlerim derki ''abla sen o kadar uzaktan gelme biz daha yakınız biz ilgileniriz ''diye ama nerde erkek kardeşim asla eşini alıp getiremez o kadar bencil bi kadın karısı kardeşime de kızamıyor ne yapsın kaderinde o kadın varmış bide çocukları oldu yolunu nasıl ayırsın umarım zamanla bırakır bu bencilliğide insan olur gelin hanım .kız kardeşim desen aradım onu bu gün ondan bi umut bekleyerek yok oda kendince bulmuş ''abla sen git annem hastaneden çıkmaz sa sonra ben giderim ''dedi bende evet öyle yap dedim ben sadece bi hafta kalabilir kendinizi ayarlayın dedim .

 ayaklarım gitmek istemiyor memlekete hiç bi hazırlık yapasım yok umut yüzünden vede gecen seneki yaşananlar yüzünde ee artık kaçamıyorum herkes eteğindeki taşları döksün bakalım annem de iyi olur inşallah ama onlar karı koca  böyle yaşamaya devam ederlerse daha çok hasta olurlar babam o kadar inatcı ki annemin şeker hastası olduğunu ayaklarında morarma olduğu halde kabul etmiyor gecen hafta doktor eve gitme yatış yapalım demiş babam yok yok senin hastalığım psikolojik abartıyorsun ne yatışı hadi eve demiş  pes diyecek söz bulamıyorum babama işte oda böyle biri  
  biz çocukkende babam hiç sevmezdi bizi doktora götürmeyi kış geldiğinde  babam kasalarla portakal,limon,greyfurt,mandalina alır kuru yemişlerden ceviz üzüm fındık taşır eve ''bak iyi beslenen hasta olmaz ''derdi öksürsek kızardı hiç değişmedi ona göre can hep boğazdan geldi ama asla genetik hastalıklarımız olacağını aklına getirmedi cahil miydi aslında değildi bilgili adamdır babam ama neden öyle düşünür halen anlamış değilim aa bide  bi sözü vardır ''siz hasta değilsiniz kendi kendinizi hasta ediyorsunuz ''  

   ah baba ah

KARGAŞA

hayat ne acayip beni ne hale getiriyor anlamış değilim bazen başıma gelenlerde ilahi  bi olay arıyorum okul açıldı her şey aynı kendini beğenmiş çekmece sultan ları bir bir döküldüler sokağa düğüne gider gibi kimisi ,kimisi de temizlik yapıyormuş gibi geliyor okula hep beraber çocuklarımız bekliyoruz ben hangi sınıfa giriyorum belli aslında düğüne gider gibi değilim benim ilk tercihim rahat olsam yeter okulun ilk haftası güzel bir hediye aldım i dostumdan bi mektup en son erkek kardeşim den almıştım mektup yıllar sonra güzeldi okudum gözlerim doldu mektupta acı şeyler yazmıyordu aslında ben beni çok az tanıyan birinden böyle temenniler duymaktan elkilendim sanırım bide kitap vardı mektubun yanında arkadaşım kitaplarını  göndermişti okumam için oda ayrı bi hüzün verdi bana .

  kardeşlerime bile kendimi anlatamamış ken onun güveni gözlerimi doldurdu epeydir içimde olmayan duyguları  hissettim tekrar özel olduğum duygusu yani sahi ben özel biri oldum mu hiç  epeydir değildim gerçekten kalbim kırık küskündüm insanlara bi umut doğdu içimde yeniden bana umut veren dostum seni tanıdığım için mutluyum ara sırada doğru kararlar verdiğim için bi an kendimle gurur duydum evet iyi ki varsın arkadaşım

8 HAFTA 8 KİTAP (CEM SULTAN )

geçen hafta serenad ı okudum ardından cem sultanı okumaya karar verdim oldum olası osmanlı devletiyle ilgili kitapları sevmişimdir .bunuda büyük bir istekle okumaya başladım ama malisef hayal kırıklığına uğradım  .yabancı bir yazarın gözünden zaten olsa olsa böyle anlatılır osmanlı adam övecek helal olsun bizim kileri hizaya soktu diyecek değil ya aslında iyikide okumuşum bu kitabı ne çocukca dır ki tüm dünyanın osmanlı devletinin başarısını taktir ettiğini düşünüyormuşum  bu yüzden hayal kırıklığına uğradım zaten .

  yazar sanki bi sabah çok erken kalkmış canı sıkılmış ''dur ben şu osmanlı prensi cem sultan ı hayatını yazayım neydi neydi aman neyse sallayım gitsin '' demiş bi çırpıda bu romanı yazı vermiş adamın kitabı potlarla dolu .nerden başlasam bilmiyorum .

    önce dikkatimi çeken bi ayrıntıdan başlayım ee cem sultan fatih in oğlu tabi yazar önce biraz fatih sultan mehmet ten bahsetmiş kitabın başında ama komşusunu kıskanan kıskanç bi kadın gibi girmiş lafa ''fatih boyu çok kısa bi adammış o kadar kısaymışki kişik sorunları varmış feth ettiği yerlere boyunu dert ettiği için gitmiyormuş ''  neyse başlıyor cem sultan dan bahsetmeye cem sultan ise akşama kadar av peşinde çoşan akşam arkadaşlarıyla alem yapan bi ayyaş kardeşi beyazıd ta onu aratmıyor onun içinde hacı hoca ayağına yatan bi afyoncu diyor onun içinde ecdadımıza yapılan hakaret bitmiyor kitabta adam o kadar cahilce yazmış ki cem sultan ın osmanlı topraklarına dönmesine CEM TÜRKİYE YE GERİ DÖNDÜ diye yazıyor pes vallahi .
  öğrenmek güzel  şey yanlışı ve doğruyu ikisini de bileceksin ki sınırların olsun bu kitabı okuduğum iyi oldu yani

BİR KİTAP BİR HAYAT

Erteledim o yazıyı aslında.her okuduğum kitap sonrası bu düşüncelere kapılıyorum.Bazen beni derinden etkileyen kitaplar sonrası 1 hafta kitap okumuyorum,çünkü ardından hemen okumaya başlarsan yeni kitaba haksızlık ediyorum ister istemez karşılaştırıyorum halbuki her kitap farklıdır .
 Serenad da epey farklı bi kitaptı okuduklarım harf harf beynimde şimdi bazı konuları netten araştırdım hayal ürünümü gerçekmi diye aradıklarım  bire bir doğru çıktı buda beni daha etkiledi aslında ben içinde gerçeklik olan kitapları seviyorum bunu anladım .
  aslında çok çook bahsetmek istiyorum bu kitapdan ama  bu kadar uzun yazmak gelmiyor içimden son kararım şudur ki okuduğum şeyleri yargılamayacağım doğruluğu yanlışlığı yazarın kendi görüş açısı her şey değişe bilir güzel ve acılı bir aşktı okuduğum  ve en son kitabın anlatmak istediği şu bence ''ACININ DİLİ,DİNİ,IRKI VE CİNSİYETİ YOKTUR  ŞİMDİKİ DÜNYA İÇİN HER TOPLUM PAYINA DÜŞEN ACIYI YAŞAMIŞTIR ''bundan 100 yıl sonra belki şu anda süren savaşlar  ülkelerin kendi içinde yaşadığı kargaşalar biter ve onlarda bizim için aynı şeyi söyler ACININ ADRESİ YOKMUŞ


(okumam için bana bu kitabı gönderen arkadaşıma sonsuz teşekkürler )

KADIN SUSARAK GİDER


KADINLAR SUSARAK GİDER !

Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için,
 Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez.
 Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela,
 tam tersi, konuşmamız lazım der. 
Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. 
Ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, 
yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir.

Kadınlar inatçıdır,
 hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar.
 Bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği,
 karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar. 
Sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır.
 Genellikle ne cevap alır? Abuk sabuk konuşma!
 Gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar,
 hiç de üstünde durmamıştır.
 Yine bir sıkıntı, 
tatmin edilemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez.

Bir kadın şikayet ediyorsa,
 ya da erkeklerin deyimi ile vıdı vıdı ediyorsa;
 erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının.
 Yürütmek,
 birlikte yaşamak, 
sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur.
 Daha önemlisi, o adamı hala seviyordur.

Kadın susarak gider!

En önemli detaydır, 
erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir.
 O gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir.
 Ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse,
 o zaman sevgisi de yara almış demektir.
 Yüreğindeki bavulları toplamıştır,
 kafasındaki biletleri almış ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir.
 Kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı,
 kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir. 
Her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama bir kadın sessizce gider. 
Ne mutfağında yemek pişiren, ne yan koltukta televizyon izleyen, ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın, artık o kadındır
. Bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, 
çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir.

CEMAL SÜREYA

ÇOCUK NEDEN DÖVÜLÜR

6 sene önceydi  bu eve ilk taşındığım günlerdi barış pencerenin önüne oturdu heyecanlıydı yeni ev yeni arkadaşlar demekti  apartmandan çıkan her çocuğu gülümseyerek bakıyordu maşallah bu kadar çok çocuklu bir binada ilk kez oturacaktık çocukların yaşı yakındı oğluma 1 yaş 2 yaş büyüktüler onlarda oğlumu merak ediyorlardı onunla konuşuyorlardı bi tanesi çıktı apartmandan barış 'a baktı çocuklar barış 'la konuşuyorlardı ,arkadaşlarına baktı yüzü asıldı dil çıkardı bi şeyler mırıldandı ben dayanamadım                                            ------------''şimdi sana ne yaptıki barış böyle yapıyorsun ne mırıldandın merak ettim ''                                   -----''oda bana bakmasın ''                                                                                                                           ---''odaha 4 yaşında senin ondan hoşlanmadığını anlayamaz hem tanımıyorsunki onu neden hoşlanmadın ''
ablası atıldı hemen (9 yada 10 yaşında)                                                                                                         --''ne yapalım benim kardeşimde 4 yaşında senin çocuğunu sevmek zorunda değil ''sonra öğrendim yaşı 4  değilmiş 6 yaşındaymış önemli olan yaş değil zaten iki çocuğunda yüzünden fışkıran nefret ti o zaman anlamadım bu nefreti kıskançlık diye düşündüm sonra anladımki bu çocuklar büyük bir dram içindeler                
    bu 2 kardeş üst katımda oturuyorlar her sabah evde inanılmaz bi kavga oluyor anne çığlık çığlık bağırıyor iki kardeş ''NE OLUR YETER VURMA '' diye haykırıyorlar .ilk bu olaya şahit olduğumda polis çağırmak istedim çocukları öldürüyor sandım diğer komşular ''sakın karışma çocuklar sonra inkar eder sen kötü olursun ''dediler gerçekten de zaman geçtik ce iğrenç bi aile olduklarını anladım kadın hiç bıkmadan her sabah her akşam çocuklara meydan dayağı  atıyordu 5 dakika sonra aynı çocuklar sokaktaydı hiç bir şey olmamış gibi anneleri onları döverken elektrik süpürgesini çalıştırıyor ses gitmesin diye ama fark etmiyor özelliklede kızın çığlıkları apartmanı inletiyor . böyle zaman geldi geçti bende aslında diğer apartman sakinleri gibi alıştım bu olaya ama içim içimi yiyor bazen  babalarına neden söylemiyorlar annelerinden gördükleri zulmü diye düşündüm ben mi söylesem acaba bu defa adam karısını evden atarsa boşarsa  diye vazgeçtim ,ama hep çocukların neden sessiz kaldığını merak ettim .
  evde her gün  3 öğün dayak yiyen çocuklar sokakta da arkadaş iletişimi  acısından sıfırlar .kız hırçın ve saldırgan .suratsız ve mutsuz onun küçüğü erkek kardeşi inanılmaz derecede yaramaz milletin arabasına zarar veriyor arkadaşlarına zarar veriyor sürekli tükürüyor . bisikletini diğer çocukların üstüne sürüyor  .anneside asla oğlunu yanına sokağa çıkmıyor sabahtan gönderiyor  yemek saatleri dışında eve almıyor çocuklarını . hatta çocuk susayınca benim zilime karşı komşunun ziline basıp su istiyor.durdan anlamıyor.. eeee tanımıyorum ya annesine söyledim bazı yaptıklarını sandımki kadın ''AA KUSURA BAKMAYIN HABERİM YOK ''felan diyecek kadın aynen şöyle konuştu ''NE YANİ ŞU SOKAKTA TEK BENİM ÇOCUĞUMU YARAMAZ YOK ÖYLE Bİ ŞEY YAPMAZ ASLA SİZ GIÇIKLIĞINA SÖYLÜYORSUNUZ '' şartım kaldım .Mevlam  böyle insanlarda yaratmış dedim .
  böyle 6 yıl geçirdik bu çocukla zile basıp kaçtığı kaç olmuştur bilmiyorum mutfağın camını kaç kere taşlamıştır saymadım ilk defa bu yıl bu oğlan çocuğu yaramaz değildi sizce neden büyüdü mü artık aslın da sebeb o değil ilk defa bu yıl cadı ablası başında oturmadı genç kız oldu tabi kardeşine göz kulak olma işini bıraktı burdaki hayatımızı zehir eden çocuk gitti yarine uyumlu laftan anlayan bi çocuk geldi şaşkınlık içerisindeyim aynı çocuk mu bu diye . zile basıp kaçmıyor artık bi şey söyleyecekse efendice söylüyor arkadaşlarına küfür etmiyor en önemlisi tükürmüyor .artık seviyorum bu küçük adamı saygılı  davranıyor .
  Hani merak ediyorum evdeki vahşeti neden babalarına söylemiyorlar dedim ya dün akşam bu merakım bitti bu çocuk dün kömürlükteki eski bisikletini çıkarmış bende neden diye sordum ''hurdacıya satacağım ''dedi  barış da yardım etti bisikletin tekerlerini şişirdiler yanlarındaki yardımcı tekerleri satmış 1 LİRA ya cip  almış yemiş .(bisikletin toptan edeceği para 5lira )
                 babası geldi yanına bisikletin hesabını sordu yan tekerleri sordu sattım parayı harcadım dedi adam 10 yaşındaki oğlunu sokakta arkadaşlarının gözü önünde dövdü çocuk ''ablamın haberi var bi  şey demedi ''dedi adam hışımla eve geldi kız ve annesini dövdü evde kıyametler koptu dünden beri şoktayım aslında  evdeki aslın zalim babaymış da haberim yokmuş anladım artık o evde büyük balık küçük balığı yiyor anne çıktı çocuğu aldı eve bi daha çığlıklar .

   kızın  herkese düşmanlığı erkek çocuğun bu derece zararlı bir çocuk oluşu babadan ve anneden miş meğer bende baba duysa dur dese bu dayağa diye kendi kendimi yiyordum yazık ...........................

BEN

bu aralar iyiyim iyimi yok süperim hiç bi şey takmıyorum dün çocukları eşime bırakıp üsküdar'a gittim arkadaşıma .güzeldi epeydir görmüyorduk birbirimizi yeni evi güzeldi yeni eşyalar yeni hayat gibiydi ama küçük oğlu aynı ağlak paşa fatoşu çıldırttı aslında biz hiç takmadık onun ağlaması rahatsız etmedi beni o kadar çok alışmışım  ki çocuk sesine .
   gidip gelmek çocuksuz kolaydı o kadar yolu uzun zamandır ilk defa kendimi hiç bu kadar özgür hissetmemiştim otobüste kimse bacaklarıma sarılıp ''inmek istiyorum gelmedikmi''diye ağlamadı içim rahattı yol        ne kadar uzun olursa olsun yormadı beni metro büs çalışmaları dahi batmadı gözüme huzur içinde geldim eve biliyordum eşim iyi bakardı çocuklara her zaman oğluşlar babalarıyla olmaktan mutlu olmuşlardır . endişelenmeme gerek yoktu yani .                                                                                                                      Uzun yolculuğumun tadını çıkardım boğazdan geçerken her zaman hissettiğim huzuru hissettim metrobüsün camından bakıp istanbul' u seyrettim her hali güzel bu şehrin .                                                                                

ve bir kez daha anladım ki İstanbul'u seviyorum

   31 yaşına girdim gecen hafta  bir farklılık hissetmiyorum uzun zamandır 30 lu yaşlardaydı ruhum.      yaşımla ruhumu dengeliyorum yavaş yavaş . ne zaman 30 lu oldum yada ne zaman 20 li yaşlardaydım bi su gibiydi geldi geçti 20 yaşlarımı çocuk büyüterek geçirdim şikayet çi değilim çocuklarımı çok seviyorum  30 lu yaşlarımı da onlara seve seve harcarım. ama arada bi beni böyle kendi halime bıraksınlar ruhumu tazeleyim.
  .
yaşım ilerledik ce yaşlanmaktan ziyade elimdekilerle mutlu olmayı öğrendiğimi keşfettim olmayanlar için üzülmek gereksizmiş büyüdük ce anlıyorum o yüzden daha mutlu daha huzurlu hissediyorum kendimi

DÜNYANIN İLK GÜNÜ

Eğer tarihi seviyorsanız  işte süper bir roman bide içinde yazılanların%90 ının doğru olduğu göz önünde bulundurulursa inanılmaz  derecede etkileyici son zamanlarda okuduğum en güzel romandı uzun süre okuduklarımın etkisinde kaldım bazen okurken göz yaşlarıma engel olamadım , bazen atalarımın pratik zekalarıyla gurur duydum ,bu romandaki her şeyin gerçek olduğunu düşündüğümde ürperdim romanı bitirdikten sonra sokağa çıktığımda yere basmaya utandım bana tuaf duygular yaşatan bu romanı okumanızı tavsiye ederim .kalın bi roman ama gözünüz korkmasın ben bir haftada bitirdim o kadar akıcıki gece uyanıp okuduğum anlar oldu (gerçekten hiç abartmıyorum ).

HASRET

son aylardaiçimde bi özlem var.Öyle bi hasret çöktüki kimselere diyemiyorum .Ben yeşil gözlü,güzel yüzlü,temiz kabli, yakışıklı ALİ 'mi özledim..
Ali benim canım ,kıyamadığım ,bi tanem ,küçük kardeşim elimde büyüdü desem yeri var ben küçük anne o benim oyuncak bebeğim. Ailemizin en küçüğü gözümün nuru Ali'm ..
yanımdamıydı şimdi uzaklardamı ?HAYIR.
Ben başka bi şehirdeyim ,o başka şehirde ama ailemleydi annem babam yanındaydı şimdi Ali kazandığı okula gitti o zaman işte bende başladı hasret ..
o ne yapar oralarda .
Ben Ali'yi kardeş gibi değil evlat gibi severim aramızdaki yaş farkından her halde küçükkende hiç kıyamazdım ona öyle masum öyle tatlıydıki ben korumasam sanki birileri incitecek onu ,kıracak kalbini böyle hissettim hep .
Barış ve Umut neyse Ali de oydu benim için oda benim küçük kuzum     .bu kış bir ameliyat geçirdi ben öldüm öldüm dirildim onun eline taş değse benim canım yanıyor çok çok seviyorum Ali'mi

Ali'min okulu bitti uzak bi şehirde yalnız artık kendiyle baş başa ne düşünüyor ne hissediyor bilmiyorum onu uğurlamadım o giderken ben yoktum orda aslında ikide yoktum dayanamazdım uzaklara gitmesine sanki Ankara 'da Ali'm ablasının bebeği iyi rahat emin ellerde gözlerim doluyor onu düşündükce bi yerleşsin günü birlik dahi olsun gidip göreceğim onu başka rahat etmez ki içim
  benim bir Ali'm var kuzum küçük bebeğim.. yanında küçüçük kalsamda o büyümüyorki gözümde iyiki de var Ali'm


   mevlam seni korusun hiç üzmesin karşına güzel ruhlu insanlar çıkarsın karşına inşallah mutlu ol benim küçük kardeşim 

......................

Bayrama az kaldı ama bizim evde bayram  geldiğine dair tek bir hareket yok .ne temizlik yapıyorum ne hangi tatlıyı yapacağımı planlıyorum nede bayram heyecanı yaşıyorum .
camlar rezalet durumda silmek için hep yarına erteliyorum bizim burda yaz kış inanılmaz bi rüzgar var bu sebebten dün sildiğiniz camlarınızı sabah toz içinde göre bilirsiniz bende bu sebep ten hafta sonun silmeyi düşünüyorum  camlarımı . ya tatlı kimsemiz yokki gelsin tatlı yesin ev ahalisinin de arası yok ki tatlıyla ama son anda bi güllaç yapsam olur belki .
   yaşamadığım bayram heyecanını çocuklar yaşasın diyorum ama onlarda da yok eee yıllardır her bayram burdayız kimsesiz olağan bir gün gibi bayram bizim için istesemde çocuklarım bayram hayecanı yaşamıyor  yapacak bi şey yok sanırım önümüzdeki diğer bayramlarda böyle olacak benim için
   arabamızı sattığımızdan bu yana bayramlarda gitmiyoruz memlekete araba olmadanda gitmek istemiyorum otobüs yolcuğunu umut la büyük bi dert olmadık yerde sıkılıyor inmek istiyor ordada araba olmayınca kimseye minnet etmek istemiyorum gezemiyor eş dost ziyaretine gidemiyorsun birileri götürmesi gerekiyor zira bizim akrabalar her biri başka yerde oturuyor
    evet istanbul bu bayramda terk etmiyorum seni SENİN EN SADIK YARİN BEN OLSAM GEREK

HASRET

Son günlerde rüyalarım hep aynı sadece kahramanları farklı bir gün Jale (kuzenimin eşi ) geliyor rüyama kuzenim ve çocuklarıda hasretle kucaklaşıyor ağlıyorum onları ne kadar çok özlediğimden bahsediyorum. çok değil bir gün sonra bu defa Ali (kardeşim)  var rüyamlarımda  Ali benim canım sadece kardeşim değil Barış gibi Umut gibi benim için gene ondan ayrıldığım için hüngür hüngür ağlıyorum .başka bir gün Şehriban ablam (halamın kızı)  var rüyalarımdan onunlada benzer şeyler yaşıyorum gözlerim doluyor onu görünce son olarak Yasemin (ortanca halamın kızı ) geldi rüyama onunlada hasretle sarıldık kucaklaştık ağladık bana sitem etti ''neden gelmiyorsun ''dedi bende onunla konuşmayı çok istediğimi ama engelleri aşamadığı anlattım evini gösterdi 10 dakika yürüyüş mesafesindeydi ev ama neden bu kadar uzaktı gene ağlayarak uyandım .

   ardı ardıda kuzenlerim kardeşim süslüyor rüyalarımı onları orda görmekte güzeldi çok özledim onları sanırım yıllar sonra ilk defa bu yıl memleketime gitmedim dik durmaya kararımda haklı olmaya çalıştım ama sanırım kalbim benimle aynı fikirde değil .sabahları yüreğimin  acısı çöküyor içime .artık hiç bir şey eskisi gibi değil tam bir sene önce peri masalı bitti ailemize katılan melekmi şeytanmı ne olduğunu anlamakta zorluk çektiğim biri bitirdi masalı .onun yüzünden artık memleketime gitmek gelmiyor içimden aslında gitsem çok şey olacak kendimden korkuyorum kendi öfkemden korktuğumdan gitmiyorum zira bu olanı biteni onun yanına bırakmaya hiç niyetim yok burda istanbul 'da yalnızım artık herkes bayram sevinciyle hazırlıklar yaptı yola koyulmaya hazırlar bu sevinci yaşayamıyorum hatta bayram temizliği denen heyecan bile bana uzak  .  
   

BİR İSTANBUL VATANDAŞI

böyle güzel bir resimle döneyim dedim sayfama ne kadar huzur verici seviyorum istanbul 'u yanlışlarla dolu hayatımda yaptığım nadir doğrulardan biri her halde burda yaşamak istanbul'u hiç görmeden yaşamak  gerçekten insanlar için kayıp belki diyeceksiniz görmemişin bi istanbul'u olmuş ama olsun canınız sağ olsun .
   yazmasamda sayfama, bir çok arkadaşımı takib ediyorum paylaştıklarını okumaya çalışıyorum .evde iki çocuk olunca bilgisayar bize pek düşmüyor desem yeri var .
    ben ne çok mutluyken nede çok mutsuzken yazamıyorum işte aslında defalarca yazdım ama her defasında sildim yazdıklarımı keşke hayattada böyle geri alabilsek bazı şeyleri .uzun zaman kimsesizliğin verdiği ızdırap acıttı yüreğimi kimsesizmi büyük bir ailem var 3 kardeşim annem ,babam, 2 kere teyze,bir kere halayım ,ismini sayamayacağım kadar çok kuzenim (çoğunun yüzünü unuttum yıllar var görmedim ) kuzen çocukları da var tabi ama ben çok sevdiğimi söylediğim istanbul'da yapayanlızım 12 yıldır burda yaşıyorum sevdiğim insanlar öldü cenazelerine katılamadım beni çok düşünür ya annem sağ olsun aylar sonra söyler birilerinin vefat ettiğini .beni sevdiğini bi tek bu hareketinden anlıyorum .bu sene gitmedim memleketime azimliyim bayramdada gitmeyeceğim .artık sahte sevgi gösterisi yapmanın alemi yok artık eminimki benim ailem  EŞİM ve İKİ ÇOCUĞUM gerisi yalan en zor ailenize en çok ihtiyaç duyduğunuzda sizi yapayanlız bırakıyorlarsa ve bunu sürekli yapıyorsa zaten  hiç olmamışlar demektir .Aslında kinci değilimdir her şeyi hemen unuturum çok konuşsam çok bağırsam çok kırsam çok kırılsam her şeyi bıraka bilirim geride en büyük salaklığım bu her halde . 
      akıp giderken hayatım  mutluyum işte 4 kişilik dünyamda  dünyanın geri kalanını bir adım geride bıraktım beraber yürümenin onlar içinde benim içinde acı verici olduğunu anlamam uzun sürdü .hani hepderiz ya ''her şeyin başı sağlık ''ben bunu anlayana kadar sağlığım uçtu gitti elimden geri kalanı sıkı sıkı tutmaya çalışıyorum her şeyi rayına koydummu ? HAYIR aksakılıklar ardından gelen yanlışlıklar devam ediyor malisef beynimin söylediğini kalbim kabul ettiği gün   TAMAMDIR her şey umarım  uzakta değildir o gün gelecek sefere yazdığımda görüşmek üzere sağlıcakla kalın

BELİRSİZLİK

Artık yazmıyorum bloguma biliyorum biraz  vakitsizlik ,biraz facebook,biraz çocuklar ee birazda  ... bilmiyorum işte yazmıyorum aslında defalarca yazdım ama hep sildim  ben her zaman yüreğimi açmakta zorlanmışımdır nedense şimdi nedenmi yazıyorum  gerçek sebebi facebook sayfam açılmıyor nedeni bilirsiz belki bi bileniniz vardır diye umuyorum şimdiden teşekkür ederim herkese

GÖRÜNEN KAZA

resimdeki acil hangi hastaneye ait bilemiyorum alıntı anlıyacağınız .B u akşam saatlerdir acilde sıra bekledim okuldan Barış 'ı aldım Umut üşümesin diye onu sarıp sarmalayıp bebek arabasına oturtmuştum arabayı apartmana sokmak için tutup kaldırdım her zaman yaptığım gibi bu defa her zamanki şeyler olmadı eve girdik arkasından bir saat içinde karnımda dayanılmaz sancılar oluştu öffff çok fenaydı  .    


 .Eşimde evde yok işte arkadaşımı aradım onun eşide işteymiş artık çocukları komşuya gönderip Selma ile (komşum )acile gittik devlet hastanesine..   tam 1,5 saat bekledik sıra gelmesini... ölümcül bir şeyim olsaydı kesin acil kapısında ölürdüm .Bekledikte ne oldu sanki'' safra kesinde sorun var bir dahiliye uzmanı görmeli ultrason çektirmelisin ''dedi .


Ver elini başka  bir hastane bu defa özel onlarında dahiliye uzmaları yokmuş ,ben acilde iğneyi yeyince ağrılarım gitti yavaş yavaş .mıstık bu defa daha büyük bir hastaneye götürdü beni ultrason çektiler çok şükür safra kesesinde bi sorun yok ama lif kopmuş karın bölgesinde o mütiş ağrının sebebi oymuş halen inceden inceden sızlıyor .E severim hastaneleri desem inanmayın nefret ederim ama başım hastalıktan hiç kurtulmaz 30 yaşındayım ama rahmetli babaannem kadar çok hastalığıkm var hatta onuda geçtim kismet ne yapatım oacakla öleceğe çözüm yok demişler

UZUUUUUUNN BİR ARADAN SONRA YENİDEN YAZABİLMEK

 
Aslında ne yazacağımı nerden nasıl başlıyacağımı bilmiyorum ee peydir yazmıyorum çünkü insan  istediklerini yazamıyorsa anlamı varmı saçmalamanın diye düşündüm yaşadıklarımı yazamıyorum çünkü o kadar cesur değilim olamadım hiç bi zaman ,hiç bir zaman iyi savaşamadım hep çabuk pes ettim çabuk vaz geçtim kendimden isteklerimden .
  çok şey değişti hayatımda  hemde çokkkk !          


   nerdeyse bir sene olmuş bloğumu açmayalı enson evdeki derin tadilattan bahsetmiştim bi ara çok şükür her şey bitti zor bir yaz geçirdik ailece ama evimiz artık gerçek bir ev oldu yeniden doğdu o eski döküntü ev küçük sarayım oldu nerdeyse . Nerdeyse diyorum çünkü hala banyo yıkık.. durumda her şey çok pahalı olduğundan oraya bir yenilik yapamadık malisef kısmet    


inşallah oda olur aslında olmasın bi an önce evin borcu bitsin burayı satıp gidelim istiyorum banka kredisi olduğu için satamıyoruz tabii. ee evin inşaatı bitmeden ramazan ayı girdi çok şükür bu yıl orucumu tutabildim midem beni çok yormadı veeeee okulllll .Benim büyük kabusum Barış artık 3. sınıfa gidiyor hiçte korktuğum gibi olmadı bu sene dersleri çok iyi kursa gitmediği halde geçen seneye oranla daha başarılı tabi bu benim sayemde evdeki öğretmeni benim Barış 'ın bu seneki başarısı öğretmenini bile şaşırttı matematikteki başarısını taktir etti Barış sınıftaki bütün arkadaşlarını geçtiği sorular çözdü oğlumla gurur duyuyorum daha iyi anlıyor düzenli test çözüyor benim denetimimde düzenli olarak çalışıyor ve kazanıyor .Ama hala SBS de çok iyi sayılmaz çok basit soruları gözden kaçırıyor olsun ben onlarıda yapabildiğini bildiğimden çok umursamıyorum en fazla 4 yanlışı oluyor..


   
    Gelelim evin atom karıncası umut' a  geçen seneden bu yana yaramazlık konusunda kendini iyice geliştirdi evdeki her yer ona göre düzenlenmiş durumda eşyalarımızın bazılarını balkona depoladık umut beye oyun alanı açtık ev küçük olunca böyle oluyor Gene kendi yaşından büyük laflar konuşuyor hepimizi güldürüyor.Babamız iş ev ,iş ev arasında koşturup duruyor ee bu kadar borçlu olursan böyle olur hiç bir sosyal hayatımız yok pazar günleri dahi işe gidiyor .olsunAllah sağlık versin iş güç versin de çalışsın alıştık biz  bu duruma .



   V e ben geçen sene yeni yılda umut ameliyat olmuştu bu sene ben oldum bir burun ameliyatı geçirdim burnumda kemik vardı  nefes almakta zorlanıyordum ameliyat oldum iyiki olmuşum burnumdan nefes almak ne güzel şeymiş nerdeyse tamamen iyileştim sayılır arada bi soğuktan burnumdaki dikişler sızlıyor ama çok şükür iyiyim  ..

   Benden şimdilik bu kadar çok şey var sizi anlatacağım gelecek sefere inşallah yeniden yazmak güzeldi